Perita Analitik

Yaşlanınca bize kim bakacak?

Yaşlanınca bize kim bakacak?

Türkiye’nin ne kadar hızlı yaşlandığını biliyor musunuz? Yanıtı: çok hızlı. Her ne kadar her 65 yaşını geçen kendisini yaşlı hissetmese de yaşlı nüfusun teknik tanımı “65 yaş üstü” ve şu an ülkemiz nüfusunun %10,2’si yani 8,7 milyonu yaşlı kategorisine giriyor. Bu, son 5 senede yaşlı nüfusun %21,4 artması anlamına geliyor. Dahası, nüfus projeksiyonları bize 2030 yılında yaşlıların %12,9, 2040 yılında %16,3 olacağını ve 2060’a gelindiğinde %22’leri geçeceğini söylüyor. Peki bunca yaşlı nasıl yaşayacak? Nasıl bakılacak? Neyse ki TÜİK verileri yaşlıların %44,5 oranında erkek, %55,5 oranında kadın olduğunu, yani yaşlı nüfusun kadın ağırlıklı olduğunu gösteriyor. Ne diyelim, en azından kendine bakma olasılığı yüksek olan  grup ağırlıkta. Şakası bir yana, yaşlanan nüfus, hem artan ve maliyetli bakım ihtiyacı, hem gelişim açısından demografik fırsat penceresinin hızla kapanması hem de aktüeryal dengeler açısından çözülmesi gereken pek çok zorluğu beraberinde getiriyor. Diğer ülkelerin de yaşadığı bir sorun olan ve kimi yerlerde “gümüş tsunami” olarak adlandırılan bu fenomen, bugünden etkili çözümlerin hızla tasarlanması ve hayata geçirilmesi gereken bir konunun özeti.

İyi haber: Ömür uzayacak. Kötü haber: Ömür uzadıkça…

Uzun yaşamayı kim istemez? İyi haber, giderek 85 yaşını geçenlerin oranı hızlı artacak. 2050’ye geldiğimizde nüfusun nerdeyse %13’ü 85 yaşını aşmış kişilerden oluşacak. Nasıl geçmişe kıyasla “şimdinin 50 yaşı geçmişin 30 yaşı gibi” diyorsak, umarız 2050’ler geldiğinde de “şimdinin 85’i o yılların 65’i gibi” diyebilir oluruz. Tıptaki gelişmeler de uzun ömrü kaliteli ömürle destekleyecek gibi görünüyor. Öte yandan uzayan ömür, kaynak gereksinimi demek: Uzun yıllar emekli maaşı ödenmesi, insana yakışır bir yaşlanma süreci için gerekli bakımı çeşitli kurumlar vasıtasıyla vermek, artan sağlık harcamalarını karşılamak demek. TÜİK’e göre 2023 yılı itibariyle yaşlı kategorisinde olup kayıtlı istihdamda yer alanların oranı sadece %12. Yine TÜİK verileri yaşlı kadınların %22’den, yaşlı erkeklerin ise %20’den fazlasının yoksul olduğunu gösteriyor.  

Bazı diğer kritik istatistikler:

     Kültürümüze göre yaşlılarımız başımızın tacıdır, aynı sebepten nüfusun 4’te biri en az bir yaşlısına evinde bakıyor ve mevcut huzurevlerinin kapasitesi yaşlı nüfusu ile kıyaslanamayacak kadar düşük -huzurevlerindeki toplam yaşlı sayısı 30 bine ancak yaklaşmış durumda). Yaşlı bakımı evde yapıldığında bakım yükü de ağırlıklı olarak kadınların üzerine: Aile büyüğüne, akrabasına bakmak için istihdama katılamayan, kendisi ayrı bir yuva kuramayan pek çok kadının ücretsiz ve göze görünmeyen emeğinin yanı sıra evde bakım hizmeti veren kayıt dışı veya kayıtlı profesyonel bakıcılar da ağırlıklı olarak kadın. Kritik soru şu: Demografik fırsat penceresi neredeyse kapanmış yani çalışan nüfusun ağırlığı kritik eşikten aşağı düşmüş olan bir ülke olarak kadınların ücretsiz emek ile evde yaşlı bakmaları ülke için ne kadar anlamlı? Emeğini ücretsiz olarak sunan o kadınlar için ne kadar anlamlı? Özetle, ülkemizin kadınlarının yaşlısına bakmak için istihdam hakkından mahrum kalması gibi bir lüksümüz yok. Yaşlı bakımı, kayıtlı ekonomi içerisinde, profesyoneller tarafından sunulması gereken bir hizmet ve vergisiyle, sigorta primiyle, doğru tanımlanmış çalışma şartlarıyla ve en iyi kalitede hizmet sunumuyla tamamen kayıtlı bir bakım ekonomisinin geliştirilmesi şart.

Bakım ekonomisi esasında ülke ekonomisi için bir fırsat sunma potansiyeline de sahip. Kurumsal bakım dediğimiz huzurevlerinde verilen bakımın artması belki bugün toplumsal yapımızla, kültürümüzle çok uyumlu değil, ancak giderek yaşlılarımızın bu konuda görüşünün değiştiğini, huzurevlerini bir sosyalleşme imkânı olarak görüp tercih ettiklerini de gözlemliyoruz. Perita olarak yaşlı bakım ekonomisi üzerine çalıştığımız bir projede farklı dünya örneklerinin de eşliğinde gördük ki gerek kurumsal bakım imkanlarının (kaliteli huzurevlerinin sayısının) artması, gerekse evde bakım hizmetlerinin teknolojinin de yardımıyla kayıtlı ve profesyonel bir hizmet alanına dönüşmesinin ekonomiye çok farklı açılardan faydaları var. Bu gözle yaşlı bakım değer zincirine baktığımızda pek çok yatırım fırsatı alanı ön plana çıkmakta. Aşağıdaki şekil, yaşlı bakımındaki ana segmentlerini özetlemekte:

Yukarıdaki şekilde değer zincirine toplu bir bakış sunduğumuz “kurumsal bakım”ın kritik noktası, huzurevlerinin altyapı ihtiyacının büyük olması nedeniyle kamu-özel iş birlikleri ile hayata geçirilecek “zincir” huzurevi yapılarının yaygınlaştırılması ve bir ölçek ekonomisi yaratılarak kurumsal bakım hizmetinin makul bir maliyet seviyesine çekilmesidir.

Yukarıdaki şekilde değer zincirine toplu bir bakış sunduğumuz “evde bakım”ın kritik unsurları aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Evde bakımın gereken temel tıbbi ve psikolojik formasyon ile bir standardının oluşturulması
  • Gerekli eğitimleri almış, sertifikalı, kayıtlı, profesyonel bakıcıların yetiştirilmesi, akreditasyonu ve organizasyonu
  • Nesnelerin interneti, analitik araçlar, yapay zekâ ve diğer tele-sağlık uygulamaları ile evde bakımın desteklenmesi (anlık tansiyon, şeker, oksijen satürasyonu gibi bilgilerinin uzaktan takibi ve kritik noktalarda müdahale ekiplerinin hazır bulunması, düşme gibi ani problemlerde alarm üretilmesi ve hızlı müdahale vb.)

Bakım ekonomisinin sürdürülebilir finansmanı boyutu ise ancak uzun dönemli bakım sigortasının hayata geçirilmesi ile sağlanabilir gibi görünüyor.  Halihazırda devlet kurumlarının koordineli çalışmalarının devam ettiği uzun dönemli bakım sigortasına dair mevzuatın bir an evvel yürürlüğe girmesi, yaşlı bakım yatırımlarının da önemli ölçüde önünü açacaktır. İlave olarak kamu-özel iş birliği mekanizmalarının da hem merkezi hem de yerel kamu kurumlarının inisiyatifi ile desteklenmesinin ve uluslararası finans kuruluşlarının uygun şartlarda kredi desteği sağlamasının da özel sektörün yatırım ortamını kolaylaştıracağı öngörülmektedir. Bakım ekonomisi yatırımları ülkemiz için yaşlı turizmini de önemli ölçüde destekleyecek olup ekonomik perspektiften ve ülke tanıtımına katkı anlamında katma değeri yüksek yatırımlardır.

Özetle, öyle görünüyor ki, “bize yaşlanınca kim bakacak” sorusuna yanıtı hemen bugün tasarlamak, bunun için gereken yatırımları ve araçları planlamak, mevzuatı gözden geçirmek, finansman modellerini kurgulamak gerekiyor. Umarız hepimiz şahane birer yaşlılık dönemi geçiririz! 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.