Perita Analitik


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Evet ilk akla gelen “ciğerlerimiz yanıyor”. Duygusal deşarjımız o an bize iyi gelse de ormanlara iyi gelecek şey başka bir şey. Sakinsek buyurun:

Avustralya veya Kanada’da yaşıyor olsak farklı rakamlarla konuşabilirdik ama bilimsel veriler Akdeniz kıyılarımızı da içine alan şekilde Güney Avrupa’da yangınların (a) çıkması ve (b) yayılması sebebinin %96 oranında insan hatası olduğunu gösteriyor. Bu %96’nın az bir kısmı, %6’sı elektrik iletim/dağıtım hatları kaynaklı[1]. Geri kalanı ihmal, kaza, kötü niyet…

Afet yönetimi konusunda danışmanlık yapmış profesyoneller olarak afete müdahalenin önemini bilmek ve teslim etmekle beraber esas olarak “afeti önleme” konusuna odaklanmak gerektiğini düşünürüz.

Yangının çıkışını teknik ve davranışsal bazı yaklaşımlarla önlemek mümkün. Yayılmayı ise ancak teknik önlemlerle engelleyebiliriz. Teknik önlemleri konuşmayı işin esas uzmanlarına bırakıp burada davranışsal önlemlere odaklanmak isteriz. Terörist aktivite nedeniyle çıkan yangınlar ise güvenlik güçlerinin alanına girmekte olup o alandaki tedbirleri de yine uzmanlarına bırakıyoruz. Durduğumuz yer, kötü niyeti olmayan herhangi bir vatandaşın yangın çıkarmasına nasıl engel oluruz? Sadece bunu sağlasak bile ciddi bir çözüm odaklılık söz konusu olacaktır

Yangınları önlemekte etkili olabileceğini öngördüğümüz bazı davranışsal tedbirleri (nudge) şöyle özetleyebiliriz:

Genelin yanı sıra riskli gruplara odaklanan farkındalık çalışmaları: Her davranışsal önlem hedef grupları doğru belirlemek ve farkındalık yaratmak ile başlar. Türkiye bu konuda medyayı aktif kullanıyor: gerek televizyonlardaki kamu spotları, gerekse reklam panoları hatırlatma açısından sıklıkla kullanılıyor. Burada, çok genel bir farkındalık oluşturulmakla beraber sormamız gereken soru: Reklam ve ilanlar zaten ormanlar ve yangın konusunda hassasiyeti olan vatandaşlar tarafından görülmenin ötesinde, esas görmesi gerekenlere de ulaşıyor mu? Yangın konusunda riskli sayılabilecek gruplar var bu grupları belirlemek mümkün. Örneğin, ormana yakın tarlası olup daha önce en az bir defa anız yakmış olan (sonucu yangın olsa da olmasa da) bir çiftçi bizim için risk grubudur. Çiftçi daha önce anız yakmış ve bundan yangın çıkmamış ise “risk algısı” tehlikeli bir yere oturur, büyük bir cesaretle anız yakmaya devam eder. Anız yakmak Türkiye’de yasaktır ve tespiti halinde idari para cezasına tabidir. Anız yakanların ne kadarının yakalanıp ceza aldığını bilemiyoruz ancak şunu biliyoruz: En az bir kez ceza almış kişiler tespit edilebilir ve para cezasının ötesinde farkındalık konusunda odaklı bir programa dahil edilebilir. Benzer şekilde risk grupları hem Orman Genel Müdürlüğü hem Tarım İl/İlçe Müdürlüklerinin görüşleriyle belirlenebilir ve odaklı farkındalık programlarına alınabilir.

Bir “iş sağlığı ve güvenliği” konusu olarak orman yangını: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli girişimleri var. Tüm beyaz ve mavi yaka çalışanların tabi olduğu iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri Bakanlıkça düzenlenmiş durumda. Bakanlığın çiftçiler için de ücretsiz bir sağlık ve güvenlik rehberi var, ancak uygulamada halka açık bu rehberin çiftçiler tarafından okunma ve dikkate alınma durumunu bilemiyoruz. Bakanlığın diğer bakanlıklarla ve yerel teşkilatlarla da iş birliği içinde güvenlik eğitimlerini çiftçilere de zorunlu tutması ve anız yakma başta olmak üzere orman yangınına mahal verebilecek tüm aktiviteler için temel bilgilerin alınmasını sağlaması konusunda en azından bir fizibilite çalışması yapılmasını önermek isteriz. Örneğin kredi, sigorta, destekleme ödemesi gibi çiftçinin kamu kurumları ile dokunma noktalarının olduğu tüm aktiviteler, içine yangını da alan şekilde güvenlik önlemleri mesajlarını vermek için ideal fırsatlardır. Burada kastımız sadece anız yakma değil, kaynak makinesi ve benzeri farklı kıvılcım kaynaklarını kullanmayı içine alan daha geniş bir güvenlik…

Sosyal özendiriciler: İnsanlar için sosyal kabul ve onay önemli bir faktördür. Dünyadaki pek çok “nudge” yani davranışsal yönlendirme uygulamasında da sosyal kabul önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Bir çiftçinin tarlasının kenarına yoldan geçenlerin göreceği şekilde “bu tarlada anız yakmıyor ve ormanlarımız için risk oluşturmuyoruz” yazısı koyması, bu yazının takdir görmesi, mutlaka komşu tarlalardaki çiftçileri de harekete geçirir, “biz de yakmıyoruz” şeklinde kendisini de doğru davranışın bir parçası hissetmesine ve dikkat göstermesine yol açar.  Benzer şekilde tarım kooperatiflerinde “Bu ilçede çiftçiler artık anız yakmıyor” afişleri çiftçi toplantılarında “Güvenli Tarlalar” taahhüt panoları gibi inisiyatifler olumlu etki yapabilecektir. Öte yandan yerel organizasyonlar tarafından verilebilecek “hasat sonrası ücretsiz anız parçalama hizmeti” gibi yaklaşımlarla da bu tür özendiriciler güçlü bir şekilde desteklenebilir.

Piknik yapmazsak ölmeyiz: Anız veya atık yakma orman yangınlarında önemli bir insan kaynaklı etken. Bir diğer önemli risk de piknikler kaynaklı: Gerek mangal, gerekse sigara izmariti gibi unsurlar piknikçileri bir risk grubu haline getiriyor. Farklı sosyo ekonomik gruplardan gelmekle beraber piknikçilerde rastlanılan tipik yaklaşım: “ben zaten dikkatliyim”. Bu yaklaşım tedbir almanın önündeki en kritik engel olarak ortaya çıkmaktadır. Piknik konusunda dünya örneklerine de baktığımızda, toplum nezdinde popüler bir çözüm olmasa da mümkün olduğunca orman alanına yangın çıkartabilecek maddelerle girişi engellemenin en etkili yaklaşım olduğu görülüyor. Türkiye’de bazı orman alanlarına girişte jandarma kontrolleri söz konusu. Vatandaş şapkamızla, orman alanına girişte jandarmanın bagaj kontrolü yaparak yanıcı sıvı, cam şişe, mangal vb. malzemeleri engellemesini memnuniyetle karşılarız. Piknikçilere yapılabilecek hatırlatma ve uyarılar için telekom firmalarıyla iş birliği yapılarak ormana yaklaşan vatandaşlara yangın riski uyarılarının kısa mesaj veya mobil telefonlarına gelecek alarm şeklinde iletilmesi sağlanabilir. Bu uyarılar rüzgar hızı, yönü, hava sıcaklığı ve nem oranı bilgileri ile birleştirilip yangın yayılma riskinin söz konusu gün için yüksekliği de hatırlatılarak verilebilir.

Toplum temelli önlemler: Türkiye’de orman köylüsünün orman ve yangınlar konusunda hassasiyetini ve fedakarlığını pek çok yangın vakasında canla başla gösterdiği çabada görmekteyiz. Kritik olan, köylüde genele yaygın olan bu farkındalık ve hassasiyetin tüm kılcallara yayılmasını sağlamak. Toplum temelli önlemler dediğimiz mekanizmalarla, topluluğun kendi dinamikleri içinde ortak çabayı kılcallara indirmenin mümkün olduğunu görüyoruz. Ormana yakın köylerde köylünün kendi içinde “yangın tespit ekipleri” kurarak erken tespit ve uyarı için aksiyon alması, köyün kendi sosyal dinamikleri içinde anız yakan veya riskli davranışta bulunanları tespit edip doğru davranışa yönlendirmesi, muhtarlık ve il teşkilatları üzerinden AFAD ile iş birliği içinde yangın riskine dair kapasite geliştirmek (basit seviyelerde önleme ve erken aşamada müdahale kapasitesini ve kabiliyeti geliştirmek) için girişimde bulunması toplum temelli önlemlere örnektir.

Son olarak, hafıza-i beşer nisyan ile maluldür | Hafızayı canlı tutmak: Özellikle yazları yangın konusunu ne kadar gündemde tutsak, ne kadar hatırlatma yapsak azdır. Yangın yayılımları hava durumuyla yakından ilgili olup özellikle yaz mevsimlerinde yerleşim bölgelerinin girişlerinde anlık yangın riskini rüzgar şiddeti ve yönü, nem, sıcaklık vb. faktörlerle bir arada göstermek, bu bilgiye “bugün yangın çıkması durumunda rüzgarın etkisiyle sahile kadar olan alanın tamamının yanma riski vardır.” gibi hem doğru hem dramatik unsurlar eklemek dikkat çekici olabilir. Benzer şekilde “Akdeniz bölgesinde hava sıcaklığındaki her 1 derece artış yangın yayılma riskini iki katına çıkarmaktadır[2]” gibi hava durumu ve yangın riski ilişkisine dair bazı kritik bilgileri vermek bilgiyi sahiplenmeyi, sohbetlerde kullanmayı da beraberinde getirdiği için güçlü hatırlatıcı etki yapmaktadır. Bu tür uyarı ve bilgiler sms, telefon alarmı, gibi şekillerde verilmenin yanı sıra özellikle çarşı, benzinlik, toplu taşım gibi noktalarda da anons edilebilir veya tabelalarda verilebilir. Benzer bir inisiyatif, köyler için köy girişine konacak tabelalarla “yangınsız gün sayısı” ilanı olabilir. Bu tür uygulamalar köyleri birbiri ile rekabete soktuğu ve güvenli davranış benimsemeyi bir rekabet unsuru haline getirdiği için de önemlidir. Yerel yöneticiler, sanatçılar, kanaat önderleri de riskli davranışı azaltma konusunda etkili olabilecektir: Sosyal medya ile yayılacak risk farkındalığına yönelik görseller ve kısa videolar hızlı yayılması ve yaratığı etkinin potansiyel olarak yüksek olmasıyla verimli adımlar olacaktır.

Aşağıda yer alan tablo, orman yangınlarının insan kaynaklı çıkışına dair davranışsal unsurları özetlemek ve muhtemel davranış değişikliği müdahaleleri (nudge) için literatüre dayalı örnek öneriler sunmaktadır. Büyük, kalabalık, güzel bir ülkeyiz. Doğru davranışa teşvik etmeye biraz çaba harcayıp yatırım yaparak orman yangınlarını ne kadar önlediğimizi görmek istemez miyiz?[1] Kaynak: Orman Genel Müdürlüğü

[2] Convergence in critical fuel moisture and fire weather thresholds associated with fire activity in the pyroregions of Mediterranean Europe, November 2021,The Science of The Total Environment 806(42):151462

DOI:10.1016/j.scitotenv.2021.151462 ve https://www.nature.com/articles/s41612-024-00575-8